EQ (1): Genel tüyolar

Dün uzun bir aradan sonra (havaların bir iki derece soğuması ve terlemeden oturup gitar çalınabilecek hale gelmesiyle) biraz kayıt yapabildim.  Bazı eski şarkılarımı yeniden kaydediyorum ve bir şarkıda vokaller dışında kayıtlar bitti gibi görünüyor.  Bir yandan yaptığım kayıtları temizleme ve temel işlemlerden geçirmeye başlayabilirim.  İlk önce kaydettiğim her kanala (gerekirse) EQ uygulamayı düşünüyorum.  Bunun sebebi kayıt ve miksi uzayda yer kaplayan bir alana nesneler sığdırmaya benzetmem.  Nesneler birbiri üstüne gelirse her nesneyi göremem (birbirlerinin önünü keserler) veya o alana sığmazlar.  EQ ise nesnelerin boyut ve şekillerini değiştirmeye yarayan cihaz bu benzetmede.  Yani EQ sayesinde farklı kanalların örtüşen frekanslarını törpüleyerek ve/veya o kanalların en gerekli frekanslarını vurgulayarak daha net duyulan ve kulağa hoş gelen bir miks yaratabiliriz.  Bu yüzden birçok müzisyen EQ’ye “mikste kullanabileceğiniz en faydalı araç” olarak bakar.

EQ bunu nasıl başarır?  Belirli ses bantlarını seçip (ve Q=quality denen bant genişliğini ayarlayıp) o banttaki ses seviyesini artırır veya azaltabiliriz.  Örneğin bas gitar düşük frekans bandı daha çok işgal eden bir enstrümandır.  Bas aşırı dersek basın gücünü biraz söndürmek için düşük frekanslarda EQ ile ses seviyesini çekmeyi deneyebiliriz.  Tabii her enstrüman için vazgeçilmez (o enstrümanın sesini tanımlayan) frekans aralığı mevcuttur.  Dolayısıyla çok geniş bir aralıkta sesi iyice aşağı çekersek enstrümanın doğasını fazlasıyla değiştirip basın işlevini kaybetmesini sebep olabiliriz.  Yapılacak uygulamaya karar verirken bazı genel kurallardan bahsedebilecek olsak bile bence EQ çoğunlukla kişinin kulağını vererek dene-yanıl yöntemiyle yapması gereken bir iş.

EQ ile ilgili bir yandan araştırarak öğrenirken bir yandan da yararlı ve mantıklı bulduğum tüyoları buraya sıralayacağım.  Yararlandığım bazı kaynakları da en aşağıda veriyorum.

  1. Kayıt esnasında işi halletmek:  “Nasıl olsa sonra miks yaparken EQ ile hallederim” düşüncesiyle özensiz kayıt yapmanın mazereti yok.  Özellikle mikrofon ile (örn., gitar amfisi, davul, vokal) ile yapılan kayıtlarda doğru mikrofon seçerek ve her mikrofonu doğru yerleştirerek en uygun tonu yakalamak daha mantıklı.  Örneğin bildiğim kadarıyla özellikle vokal kayıtlarında oluşabilen “yakınlık etkisi” (proximity effect) denen bir olay var.  Mikrofona ne kadar yaklaşırsanız vokalin bas frekansları o kadar ön plana çıkmaya başlıyor kayıtta.  Buna dikkat ederek uygun uzaklığı kayıt esnasında ayarlamak lazım.  Ya da istenmeyen yansımaların oluştuğu bir ortamda yapılan kaydın daha sonra EQ ile temizlenmesini beklemek biraz naif kaçabilir.  Kısacası EQ’yu bir enstrümanın nasıl bir sese sahip olacağını (örn., bir gitarın Fender Strat’e mi yoksa Gibson Les Paul’e mi daha çok benzeyeceğini) tasarlayan bir araçtan ziyade enstrümanın mikse oturmasına yardım eden bir araç olarak düşünmek daha mantıklı.  Elbette ki EQ’yu enstrümanlarınızın kulağa nasıl geldiğini tasarlamak için veya başka yaratıcı amaçlar için kullanabilirsiniz ama bence insanın elindeki enstrümanın doğal sesini beğenerek kayda girmesi daha iyi.  En azından benim bu sitede EQ ile ilgili yazacaklarım yaratıcı kullanımından ziyade temizleyici kullanımını vurgulayacak (aksi olursa belirtirim).
  2. Azaltmayı artırmaya tercih etmek:  En çok duyduğum tavsiyelerden birisi EQ uygularken herhangi bir banttaki ses seviyesini artırmaktansa o kanalın özellik ve güzellikleri için vazgeçilmez olmayan, ancak başka kanallarla örtüşerek “çamurlu” bir mikse sebep olan frekanslarını azaltmanın daha iyi bir seçenek olduğu.  Her kanala EQ atıp bazı frekansları artırarak ilerlersek sonunda çok çamurlu bir miks ortaya çıkacağını çoğu kişi söylüyor (bana mantıklı geldiği için denemedim bile).  Son olarak da benim gitar pedalları kullanmaktan farkettiğim bir durum var ve bu 1. maddeyle de ilgili:  Sesi üretilmesi esnasında ortaya çıkmamış bir frekansı EQ ile artırarak yoktan yaratamayız.  O yüzden güzel kayıt önemli ve o kayıt esnasında olmayan frekansları artırarak sesin iyileşmesini beklemek boşa gibi geliyor bana.  Bu maddenin uygulanmasına basit bir örnek olarak şunu verebiliriz:  Daha fazla “bas”a sahip olmasını istediğimiz bir kanalın (bu bas frekanslarının kayıt esnasında varolduğunu varsayarsak) bas frekanslarını artırmak yerine mid frekanslarını düşürerek zaten sahip olduğu bas frekansların daha rahat duyulmasını sağlayabiliriz.  Sonuç olarak şunu çıkarıyorum:  Her kanal ve enstrüman ne kadar iyi kaydedilmiş olursa olsun miks esnasında birkaç diğer kanal ile beraber kısıtlı bir frekans alanına sığmak zorunda olduğu için her mikste büyük ihtimalle EQ uygulamaya gerek olacaktır.  EQ kayıtları düzeltmenin değil miksi güzelleştirmenin temel aracıdır.
  3. EQ kullanımı sonucunda artan ses seviyesini dengelemek:  Yukarıdaki maddeyle ilgili olarak, bir kanala EQ uyguladığınızda ses seviyesinde artış yaratıyorsanız doğal olarak o kanal kulağınıza daha hoş gelecektir (çünkü belli bir seviyeye kadar ses ne kadar yükselirse algılanması o kadar kolay olur ve bu yüzden o kadar güzel gelir kulağa).  Böyle bir yanılgıya düşmemek için EQ ile arttırdığınız seviyeyi diğer yollardan (örn., o kanalın ses seviye ayar düğmesi, yani “volume fader”ı) azaltarak dengelemek gerekir.  Ben şu düşünceyi rehber olarak alıyorum:  EQ’yu kanalların kulağa daha hoş gelmesi için belirli frekanslardaki ses seviyelerini arttırmak için değil, diğer kanallarla olan çakışmalarını azaltmak için kullanmak gerekir.
  4. Kanaldaki kaydın daha önce EQ’dan geçmiş olması farketmez:  Benim takıldığım bir durum EZDrummer ile ilgiliydi.  EZDrummer’daki davul kayıtları EQ’dan zaten geçmiş.  Yine EQ uygulamaya gerek var mı şeklinde bir tereddüt yaşamıştım.  Bunun çözümü olarak da şunu öneriyorum:  Daha önce EQ’dan geçmiş olmasının ne önemi olabilir ki?  Gerekiyorsa mikste iyi durması için yine EQ’dan geçirin.  Sonuçta sizin şarkınızı EZDrummer’ın davullarını kaydeden prodüktörler mikslemiyor.
  5. EQ uygularken diğer kanalları unutmamak:  Hafif bir EQ uygulamasını duymak için doğal olarak uğraştığınız kanalı solo dinlemek istersiniz, çünkü bu şekilde EQ ile tam olarak ne yaptığınızı duymak çok daha kolaydır.  Ancak bunu alışkanlık haline getirdiğimiz zaman çok bariz bir noktayı gözden kaçırmaya başlayabiliriz:  Dinleyici hiçbir zaman kanalları tek başına dinlemeyecektir.  Aynı zamanda, yukarıda da bahsettiğim gibi EQ’nun temel amacı kanalların birbiriyle çakışmasını azaltmak ise, bir kanalı tek başına EQ’lamanın pek bir mantığı yoktur.  O yüzden mutlaka diğer kanallarla beraber dinlerken EQ uygulayın.
  6. Kulağınıza güvenmek:  Bu çok karmaşık bir mesela çünkü amatör müzisyenlerin birçoğunun (deneyimsizlik, müzik konusunda eğitim almamış olmak, kötü ses sistemleri ve/veya akustik açıdan uygun olmayan odalarda çalışmak sebebiyle) miks gibi zorlu bir süreçte kendi kulak ve yargılarına güvenmelerini beklemek gerçekçi olmayabilir.  O yüzden genellenmiş kurallar veya yazılımlarının preset’lerinden yola çıkmaları kadar doğal birşey olamaz.  Bu o kadar kötü bir durum değil.  Ancak ideal olanı genel kurallardan yola çıksanız bile eninde sonunda kendi kulağınıza güvenerek son kararı vermeniz.  Örneğin, EQ ile ilgili genel bazı kuralları şurada bulabilirsiniz.  Ama bunun sizin kayıtlarınıza uygulanmasını kendi kulağınızı da işe dahil ederek yapmanız gerekir diye düşünüyorum, zira her gitarın veya erkek vokalistin tonu diğer gitar veya erkek vokalistlerden farklı olduğu gibi kimse sizin kaydınızda bu enstrümanların hangi diğer enstrümanlarla aynı mikse sıkışmaya çalıştığını bilemez.
  7. Mono çalışmak:  EQ uygularken stereo alanı kapatıp mono çalışmanın avantajları olduğu söyleniyor.  Kısaca özetleyecek olursam, stereo miks oluştururken kanalları stereo alanda sola-sağa dağıtarak birbirlerinden ayrılmalarına yardımcı oluyoruz.  Ancak mono’da bu özellikle kalmıyor ve mecburen EQ’yu çok dikkatli ve ciddi bir şekilde kullanarak enstrümanları olabildiğince ayırmaya zorlanacağız.  Mono’da EQ’ladığımız bir şarkıyı stereo olarak mikslemeye devam ettiğimiz zaman ise bu zorlanmanın meyvelerini toplayacağız.  Yani mono’da kanalları iyi ayrıştırabildiyseniz stereo’da çok daha rahat ayrışacaklar, zira EQ’nun üzerine bir de panning (sola-sağa ayırma) işini yapacağız.  Bunu henüz denemedim ama bana mantıklı geliyor ve denemenin bir zararı yok çünkü nihai olarak zaten stereo’ya döneceğiz.  Bundan önce bir de mono’da EQ uygulamaya çalışmanın hiçbir zararı olamaz.  Peki miksimizi nasıl mono yapabiliriz?  Görebildiğim kadarıyla basit bir şey.  Mesela Reaper’da Master kanalın üzerinde bir “mono” tuşu var, ona tıklamak yeterli.
  8. Olabildiğince az bant kullanmak:  Bunun mantığını anlamak için sanırım daha ileri seviye teknik bilgiye ihtiyacım var ama EQ’da ne kadar fazla bant kullanırsanız sese yapılan işlemin hoş olmayan yan etkileri o kadar artıyor anladığım kadarıyla.
  9. Frekansları öğrenmek:  Deneyim ve okumayla çeşitli enstrümanların hangi frekans aralıklarını işgal ettiğini öğrenmek gerekir ki EQ’yu doğru uygulayabilelim.  Örneğin 30 Hz’den aşağı frekanslarda anlamlı bir katkı yapan enstrüman neredeyse yoktur ve dolayısıyla hemen hemen her enstrümanın 30 Hz’den altını tamamen sessizleştirebilirsiniz.  Daha yüksek frekanslardaki seviye artması ise özellikle vokal ve gitar kanallarında insan kulağına hoş gelse de çok çabuk kulak yorgunluğuna yol açar.  İnsan algısı da statik bir süreç değildir.  Örneğin ses seviyesi arttıkça orta frekanslardaki algımız zayıflarken düşük ve yüksek frekans algımız keskinleşir.  Hem enstrümanların doğasını, hem insan algısını işin içine katarak profesyonel bir miks yaratabiliriz ancak.  Amatör müzisyenler olarak bu seviyeye gelemeyebiliriz, önemli değil.  Ancak bu işin profesyonel ve bilimsel kısmına her zaman saygı duymak gerekir.

Keşfettiğim başka genel tüyolar oldukça buraya ekleyeceğim.  Yakında başka yazılarda kendi mikslerimi yapmaya çalışırken gitar, vokal, vb. kanallara nasıl EQ uyguladığımın örneklerini göstermeyi düşünüyorum.

Kaynaklar:

http://music.tutsplus.com/tutorials/8-easy-steps-to-better-eq–audio-942

http://www.musicradar.com/tuition/tech/19-essential-eq-tips-147487/

http://www.musicradar.com/tuition/tech/advanced-effects-essential-eq-tips-122675

http://therecordingrevolution.com/2011/12/12/subtractive-eq-will-make-your-mixes-better/

http://therecordingrevolution.com/2013/02/18/the-non-technical-approach-to-eq/

http://www.cheatography.com/fredv/cheat-sheets/eq-tips/

http://99sounds.org/5-quick-tips-improve-eq-skills/

http://therecordingrevolution.com/2012/01/05/5-minutes-to-a-better-mix-ii-eq-in-mono-part-5-of-31/

http://www.soundonsound.com/sos/dec10/articles/reaper-tech-1210.htm

EQ (1): Genel tüyolar” üzerine 2 yorum

  1. selamlar

    blogunuzu yakından takip ediyorum, güzel yazılar geliyor. Gitarın teorik kısımlarına da deginmeyi düşünüyormusunuz?

    • Selamlar ve teşekkürler. Gitarla ilgili teorik bilgim çok az; konuya ilgim de çok fazla değil açıkçası. Umarım başka kaynaklar bulabilirsiniz bu konuda. İyi günler!

Yorum bırakın